Atlantik’in iki yakasında iki hafta arayla açıklanan para politikası
kararları, küresel ekonominin 2016’ya daha umutla bakması için bazı ipuçlarını
barındırıyor. İki Merkez Bankası’nın kararlarını
birlikte incelediğimde, FED’in faiz artışlarının piyasalarda büyük çalkantı
yaratmaması için AMB’nin dolaylı destek vereceğine dair emareler görüyorum.
3 Aralık’ta AMB’nin mali piyasaları hayal kırıklığına uğratmayı göze alıp, beklenen
aylık parasal genişleme miktarını artırmamasının arkasında bu işbirliği fikri
yatıyor.
Draghi’nin 3 Aralık günü yaptığı basın toplantısı sonrasında avro-dolar
paritesi 1.10’lara kadar çıktı. Daha
sonra bir miktar düzeltme olsa da, avronun dolara karşı değerlenmesi FED’in 15
Aralık’ta politika faizini 25 baz puan artırma kararı için uygun bir zemin
hazırladı.
AMB, 3 Aralık’taki açıklamasında parasal genişlemeyi, piyasaların beklediği
şekilde önden yüklemeli olacak şekilde arttırsaydı, 3 Aralık sabahı 1.058
civarında olan avro-dolar paritesinin 1.05’in altına düşmesi kaçınılmaz
olacaktı. Bunun üzerine bir de FED’in
faiz artışı gelince, parite hızla 1.0’a doğru düşme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi.
Avro-dolar kurunun 1.0’a doğru hızla düşmesi, FED’in faiz artışını
zorlaştıracak en önemli gelişmelerden birisi olarak görülüyordu.
Faiz artışıyla birlikte paritede yaşanabilecek hızlı düşüş, yükselen piyasa
ekonomilerinin de olumsuz etkilenmesinin önünü açacaktı. Oysa, paritenin FED’in faiz artışına ciddi
sayılacak bir tepki vermemesi sayesinde, iki yıldan fazla bir süredir beklenen
faiz artışı, yükselen piyasalar üzerinde korkulan olumsuz etkisini göstermeden
gerçekleştirilmiş oldu.
Son bir yılda paritenin
ABD ekonomisinin büyüme performansı üzerindeki etkisi çok net olarak
gözlenmekte. Paritenin 1.27’den 1.2’ye
düştüğü 2014Q4'te, net ihracatın %2.1’lik bir önceki döneme göre büyüme hızına
katkısı %-0.89 olarak gerçekleşmiş durumda.
Hemen ardından, 2015Q1’de 1.21’den
1.08’e inen paritenin, büyüme üzerindeki etkisi çok daha olumsuz: Bu dönemde %0.6
olarak gerçekleşen çeyreklik büyümeye net ihracatın katkısı %-1.92. Öte yandan, paritenin ağırlıklı olarak
1.10-1.15 bandında seyrettiği 2015Q2 ve
2015Q3’de, net ihracatın büyümeye katkısı sırasıyla %0.18 ve %-0.26 olarak gerçekleşti.
Bu veriler, doların avro
karşısında hızla değer kazanmasının ABD ihracatı, ithalatı ve dolayısıyla
büyüme üzerindeki etkisini açıkça göstermekte. 2015Q4’te avro-dolar kuru
hareketlerinin 1.05-1.13 bandında kalması sayesinde net ihracatın ABD
büyümesine katkısının pozitif seviyede gerçekleşmesi imkan dahilinde gözüküyor.
Avro-dolar paritesindeki hareketlerin Atlantik’in iki yakasının ekonomileri
açısından önemli sonuçları olduğu yadsınamaz. AB ekonomilerindeki kademeli
toparlanmanın devam etmesi durumunda, AMB daha da güçlü bir dolar yerine daha
güçlü bir ABD ekonomisini tercih edecektir.
Nitekim, 2014 Temmuz’undan 2015 Mart’ına geçen 8 ay zarfında dolara karşı
%20 civarında değer kaybeden avroyla birlikte, AB ekonomilerinin ihtiyacı olan rekabet
avantajının yaratıldığı söylenebilir.
Paritenin daha aşağılara gitmesi ABD’de büyümenin ivmesini düşüreceği için,
AMB böyle bir gelişmeyi tercih etmeyecektir.
Göreli fiyatların AB lehine değişmesinin yanı sıra, daha hızlı büyüyen
ABD ekonomisinden kaynaklanacak ihracat talebindeki artış, 2015’te %1.5
civarında gerçekleşmesi beklenen AB ekonomik büyüme hızının 2016’da %2’nin
üzerine çıkmasını sağlayabilir.